Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kurtulmuş, Ordu’da STK temsilcileri ve iş insanlarıyla bir araya geldi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Danimarka’da Kuran’a yönelik saldırıya ilişkin, “Dünyada hiç kimsenin herhangi bir din mensubunun kutsallığına hakaret etmesi asla kabul edilemez. Kim herhangi bir din veya inanç mensubunun kutsalına hakaret ederse, bu abartmadan insanlık suçudur” dedi. söz konusu.
Boztepe’de bir otelde Sivil Toplum Kuruluşları ve İş İnsanları Temsilcileri ile İstişare Toplantısı’nda konuşan Kurtulmuş, ortak akılla, istişare ederek büyük işler başarmış bir millet olduklarını söyledi.
Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan gemilerini atlatmak için battıktan sonra dünya denizcilik tarihine geçen ve halkın dayanışmasıyla yeniden su yüzüne çıkan Rüsumat 4 Gemisi’ne de değinerek, şöyle devam etti:
“Bu, orta noktada bir araya geldiğimizde dahi ortak akılla sorunları çözme kabiliyetimizin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Bu, bu milletin en temel özelliklerinden biridir. Doğal fikirlerimiz ve siyasi kanaatlerimiz farklı olacaktır. Ancak sonucun prestijiyle, ülke ve milletin ortak çıkarları çerçevesinde, toplum olarak farklı kesimleri bütünleştirerek, herkes kendi derdini kendi zihninde ve kendi söz dağarcığında çözebilir.
Rüsumat 4 No’lu Gemi’nin bu açıdan değerli bir örnek olduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, “Bir geminin sadece batıp tekrar su yüzüne çıkması değil. Milli Mücadele’ye katkı sağlamasının yanı sıra sorunların güçlü bir şekilde bir araya gelerek çözülebileceğini gösteren mükemmel bir örnek.” dedi.
“Türkiye’de demokrasinin sahibi, ülkenin tek hakemi ve yargıcı millettir”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında Türkiye’de siyasetin ve bürokrasinin uzun yıllardır en büyük sorunlarından biri şu; Şerif Mardin Usta güzel bir tespitte bulunuyor, ‘Türkiye’de aydınların en büyük açmazlarından biri düşünce hastalığıdır. Türkiye’de sistemin, demokrasinin, devletin, ülkenin tek sahibi varken ‘Millet o’ deriz. kendi kendine düşün.Son yıllarımızda, son 20 yılda, 22 yılda en çok kazandığım şeylerden biri bu.Millet kendi başına karar verilecek bir çete değildir.Millet ülkenin sahibidir, millet siyasetin sahibidir,Türkiye’de demokrasinin sahibi millettir, ülkenin tek hakemi ve yargıcıdır.
“Güçlü sivil toplum, güçlü devlet demektir”
Sivil toplum kuruluşlarının güçlü olması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, “Özellikle sivil toplum kuruluşlarımızın güçlü olması, Türk demokrasisinin çok güçlü olabilmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Güçlü sivil toplum, güçlü devlet demektir. Sivil toplumun zayıf olduğu ülkelerde güçlü demokrasi olması mümkün değildir. Sivil toplum aslında devletin tamamlayamadığı ya da eksik bıraktığı alanları tamamlamak için gündeme gelen, istekli insanların birebir hedef etrafında toplandığı bir örgütlenmedir.” değerlendirmesini yaptı.
Sivil toplumun Türk milletinin tarihi geçmişinde de güçlü bir yere sahip olduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Elindeki imkanları vakıflar aracılığıyla tahsis ederek, yüzyıllarca ülkenin kalkınmasına, milletin refahına, refahına ve her alanda güçlenmesine katkıda bulunmuştur. Bugün de görüyoruz ki, maddi imkânlarını, fikri imkanlarını, çevresini, gücünü ve elinde ne varsa milletimize vakfeden, kendi milletine vakfeden birçok insan olduğunu görüyoruz.” görüşünü paylaştı.
Kurtulmuş, 2023’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. asrın başları olduğunu belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 1. asırını tamamlıyoruz. 2023 sıradan bir tarih değil. İçinde yaşıyoruz belki farkında değiliz. Ama 2023, Türkiye’de 2. asrın başı. Milletin beklentilerini karşılayabilmeyi nasip etsin.” ifadelerini kullandı.
“Sözü kuvvetli, etkin gücü olan bir Türkiye’nin asrını inşa edeceğiz”
Yüzyılın ne kadar geride kaldığını herkesin bildiğini, kendilerini büyüklerinden, dedelerinden, ninelerinden dinlediklerini ifade eden Kurtulmuş, “Yokluk zamanlarını biliyoruz. Bırakın büyük dünya devleti Osmanlı dünya devleti, onlarca cephede savaşmak zorunda kalmış ve ne yazık ki yenilgiyle devam eden bir geri çekilme süreci sonucunda Anadolu’nun birçok yeri işgal edilmiştir. Zorluklara göğüs gererek ve bu çabanın her alanında hızla kazanarak çok şükür bugünlere geldik.” sözlerini söyledi.
Çok parlak bir dönemin başında olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı, Türkiye’yi hep birlikte çalışarak, çalışarak, çabalayarak daha ileriye taşıyacağımız bir yüzyıl olacaktır. Bu yüzyıl, teknolojiden uluslararası ilişkilere, sanattan kültüre, ağır sanayiden milli savunma sanayi ve turizme kadar her alanda güçlü bir Türkiye’nin yüzyılı olacaktır. Özetle, güçlü, güçlü Türkiye’nin yeni neslini hep birlikte inşa edeceğiz. Atalarımız bize nasıl daha güçlü bir miras bıraktıysa, ecdadımız da bize daha güçlü bir miras bıraktı.”
Türk Yüzyılı’nın bu anlamda ortak bir milli hedef olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Siyasi olmayan bir hedeftir. Herkesin ortak hedefidir. Türkiye her alanda güçlü olacaktır. Türkiye’nin güçlü toplumsal yapısı, güçlü ekonomisi, dış politikada Türkiye eksenini inşa etme kararlılığıyla yoluna devam etmesi, Türkiye’nin teknolojide dünya çapında rekabet ederken aynı zamanda teknolojide de dünya çapında rekabet eden bir ülke haline gelmesi büyük fırsatlara rağmen hedeflerimiz dahilindedir.” söz konusu.
Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin önünde fırsat pencereleri olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Dünyadaki bu dengesiz durum, başta yaşadığımız Karadeniz, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz coğrafyası olmak üzere herkes için güçlü bir Türkiye’nin varlığını zorunlu kılıyor. İşte Rusya-Ukrayna savaşı. Türkiye bu süreçte güçlü bir durumda olmasaydı, Rusya-Ukrayna savaşının tahmini sonuçları bugün çok daha vahim bir noktada olabilirdi. Türkiye, dünyada her iki tarafı da adil ve tek taraflı olarak bir araya getirebilecek adalet ve kararlılık içinde olmuştur. “Bu bizim için olağanüstü değerli. Bu anlamda Türkiye, sadece kendi bölgesindeki sorunları çözme kararlılığında değil, dünyadaki gelişmelere karşı çözüm üreten bir ülke olma noktasındadır.”
Bu gösterilerin birçoğunun Türk Büyükelçiliği önünde yapılması tesadüf değil” dedi.
Kurtulmuş, Danimarka’daki Kuran akınına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Danimarka’da Kuran’ın yakılması ve Avrupa’da yeni bir olay olarak Kuran’ın yakılmasıyla karşılaşıldı. Bu olayların, Kuran’ın yakılması ve bu gösterilerin çoğunun Türkiye Büyükelçiliği önünde yapılması tesadüf değil. Bundan bahsedenler, Müslümanların 2 milyara yakın Müslüman’ın en temel haklarından biri olan kendi inançlarına saygı duyma hakkını da görmezden geliyor.
Dünyada hiç kimsenin herhangi bir din mensubunun kutsallığına hakaret etmesinin asla kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Kim herhangi bir dinin veya inancın kutsalına hakaret ederse, bu doğrudan ve abartılı olmayan bir insanlık suçudur. Bu suça ortak olanlar, bu suçu izleyenler, Avrupa’da yeni bir siyasi dalga olarak İslamofobinin yükselişini izleyenler aslında kendi sonlarını hazırladıklarının farkında değiller.” görüşünü dile getirdi.
Avrupa’nın kendi pahasına inançlara saygı, çok seslilik, birbirine hoşgörü gibi temel doktrinler etrafında toplanmış bir siyasi topluluk olduğunu iddia ettiğini belirten Kurtulmuş, “Burada bu tür girişimler temel prestijiyle Avrupa’nın kök değerlerini yerle bir ediyor. Biz Müslümanlara bir şey olmaz. Allah’ın izniyle 2 milyar Müslüman biliyor ki Avrupa içeriden çöktü ama Avrupa her zaman kendi inancına sahip çıkıyor, içeride gördüğünüz her an. bir avuç alçak, faşist İslam düşmanının elinde tutsak ve oyuncaktır.” ifadesini kullandı.
Avrupalıların bu konuyu film izler gibi izlememesi gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, demokrat Avrupa halklarını Avrupa’da İslamofobiye karşı birleşmeye ve bu barbarlığa karşı seslerini yükseltmeye davet etti.
Bunun aslında Avrupa siyasetine büyük zarar vereceğine dikkat çeken Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Avrupa’nın bir siyasi sistem, aynı zamanda Müslüman dostları ile arasını açabilecek siyasi bir manivela olduğunu fark etsinler. Orada Kuran’ı Kerim yakarak Müslümanlara hakaret ettiklerini sanan faşist, insanlıktan çıkmış insanlar ortada sadece 3-5 kişi sanmayın. Arkalarında kim bilir hangi siyasi güçler var ve bu saldırganlık karşısında İslam alemine, Türkiye’ye karşı her seslerini yükselttiklerinde kim bilir neden İslam dünyasına karşı seslerini yükseltiyorlar? Müslümanların değerlerine yönelik bu saldırıları şiddetle kınıyoruz. Allah’ın izniyle bundan sonra sözü kuvvetli, gücü etkili olan bir Türkiye dünyada bu tür hataların olmasına izin vermeyecektir. Türkiye’ye bakıp bu tür hataları düşünenler planlarını on kez gözden geçireceklerdir.”